SPOR

Barcelona’nın efsane başkanı Joan Laporta kimdir?

Joan Laporta, İspanyol futbol kulübü Barcelona’nın tarihinde en çok konuşulan ve etkisi en geniş olan başkanlardan biri olarak biliniyor. İlk başkanlık döneminde kulübü başarıya taşırken Katalan kimliğini güçlendiren Laporta, aynı zamanda İspanya’nın siyasi sahnesinde de aktif bir rol üstlendi. 2021'de ikinci kez Barcelona Başkanı seçildiğinde karşılaştığı finansal sorunlar, Messi'nin ayrılığı gibi krizler, onun kararlılığını sınadı. Hukuk ve siyaset dünyasındaki deneyimiyle liderliğini güçlendiren Laporta, Barcelona için bir simge haline geldi.

Hukuk ve siyaset dünyasında Laporta

Barselona Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Laporta, kendi kurduğu Laporta & Arbós hukuk bürosunda önemli Katalan firmalarına danışmanlık yaparak adını duyurdu. Hukuk dünyasındaki başarılı kariyerinin ardından, 2010-2012 yılları arasında Katalonya Parlamentosu’nda milletvekili olarak görev yaptı. Katalonya’nın bağımsızlığı için gösterdiği siyasi duruş, onu Katalan milliyetçiliğinin bir sembolü haline getirdi. Bu siyasi çizgi, Barcelona’yı ulusal bir futbol kulübü olmanın ötesine taşıyarak Katalan kimliğinin savunucusu bir kurum haline getirmesine zemin hazırladı.

Barcelona’da ilk başkanlık dönemi: Altı kupa ile gelen zafer yılı

Joan Laporta’nın Barcelona başkanlığına ilk adımı, 2003 yılında geniş çaplı bir destekle seçilmesiyle gerçekleşti. Bu dönemde kulüp, La Liga'da ve Avrupa'da eski başarılı günlerinden uzaktı. Laporta, ilk sezonunda karizması ve stratejik hamleleriyle kulübü yeniden ayağa kaldırmak için çalıştı. En çok dikkat çeken hamlelerinden biri, Ronaldinho'nun transferiydi. David Beckham’ın Real Madrid’e gitme kararı sonrası Barcelona için bir alternatif olan Ronaldinho, Barcelona’nın küresel anlamda popülerliğini arttıran önemli bir yıldız oldu.

2009 yılı ise Laporta’nın başkanlık kariyerinin zirvesiydi. Pep Guardiola yönetiminde, Barcelona bir yılda altı kupa kazanarak benzersiz bir başarıya imza attı. Bu zafer yılı, yalnızca Barcelona taraftarları için değil, futbol dünyasında da unutulmaz bir dönem olarak tarihe geçti. Barcelona, La Liga, Copa del Rey, UEFA Şampiyonlar Ligi, İspanya Süper Kupa, UEFA Süper Kupa ve FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nı kazanarak bir sezonda kazanılabilecek tüm kupaları topladı.

Guardiola ve takımın yeniden yapılandırılması

Laporta’nın Barcelona’ya getirdiği en büyük yeniliklerden biri, genç ve deneyimsiz Pep Guardiola’yı teknik direktör olarak atamak oldu. Guardiola, kısa sürede yeni bir futbol anlayışı geliştirdi; tiki-taka olarak bilinen, topa sahip olmaya dayalı bu sistem, Barcelona’yı Avrupa futbolunda benzersiz kıldı. Bu süreçte Ronaldinho, Eto’o ve Deco gibi yıldızların yanında Carles Puyol, Xavi, Andrés Iniesta, Gerard Piqué gibi yerel yetenekler de parladı. Guardiola yönetiminde kazanılan başarılar, Barcelona’yı hem sahada hem de ekonomik olarak yeniden yapılandırdı ve kulübü bir futbol efsanesi haline getirdi.

Barcelona ve UNICEF işbirliği: Sosyal sorumluluk adımları

Laporta’nın başkanlık döneminde Barcelona, tarihi bir adım atarak forma sponsorluğu konusunda UNICEF ile bir anlaşmaya vardı. Barcelona, tarihinde ilk defa bir sponsor logosunu formalarına taşıdı ve bu adımı UNICEF ile iş birliği yaparak gerçekleştirdi. Kulüp, UNICEF’e yıllık 1,5 milyon avro bağış yapma taahhüdünde bulundu. Bu iş birliği, Barcelona’nın yalnızca bir futbol kulübü olmadığını, aynı zamanda sosyal sorumluluğa önem veren bir kurum olduğunu gösterdi. Bu adım, Laporta’nın Katalan kültürüne ve dünya genelinde sosyal adalete verdiği önemin bir göstergesi olarak değerlendirildi.

2021’deki geri dönüş ve ekonomik krizler

Laporta, 2021 yılında yapılan seçimlerle Barcelona’ya başkan olarak ikinci kez geri döndü. Bu dönemde kulüp, mali krizlerin eşiğindeydi ve en büyük yıldızlarından biri olan Lionel Messi’nin sözleşme sorunları gündemdeydi. Laporta, kulübü mali açıdan istikrara kavuşturma ve Messi’yi takımda tutma vaadiyle göreve geldi; ancak Messi’nin başka bir kulübe gitmesi, hem taraftarlar arasında hayal kırıklığına yol açtı hem de Laporta’nın liderliğini sorgulayan eleştiriler doğurdu. Eski yönetimlerden devralınan mali sorunlar, kulübün en önemli oyuncularını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmasına neden oldu.

Bu süreçte bazı Barcelona taraftarları, Laporta'nın Messi'yi kulüpte tutmak için yeterince çaba sarf etmediğini düşündü. Espai Barça Komisyonu’nun eski bir üyesi olan Jaume Llopis, Messi'nin kulüpten ayrılmasından dolayı yönetimi eleştiren isimlerden biriydi. Bu ayrılık, Barcelona için bir dönemin sonu anlamına gelirken Laporta, kulübü yeniden ayağa kaldırmak için yeni stratejiler geliştirmeye odaklandı.

Katalan siyaseti ve Laporta’nın bağımsızlık mücadelesi

Laporta, sadece bir futbol başkanı olarak değil, aynı zamanda Katalan siyasetinde de önemli bir figür olarak tanınıyor. Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlığına verdiği destekle dikkat çeken Laporta, FC Barcelona’yı da Katalan kimliğinin bir sembolü olarak konumlandırdı. Geçmişte bağımsızlık yanlısı Partit per la Independència’nın kurulmasına öncülük eden Laporta, Barcelona başkanlığı boyunca da Katalan kültürünü destekleyen bir lider oldu. Katalan dili ve kültürünün tanıtılması amacıyla 2007 Frankfurt Kitap Fuarı’nda aktif bir rol alarak, Barcelona’nın Katalan kimliğini dünya çapında temsil eden bir kurum olması gerektiğini belirtti.

Joan Laporta, Barcelona'nın tarihi boyunca en etkili ve iz bırakan başkanlardan biri olarak kabul ediliyor. İlk başkanlık döneminde yaşanan büyük başarılar, transferler ve teknik direktör seçimleriyle takımın çehresini değiştiren Laporta, Barcelona’yı hem sportif hem de ekonomik açıdan yeniden yapılandırdı. Siyasi duruşu, Katalan kimliğine verdiği önem ve sosyal sorumluluk projeleriyle dikkat çeken Laporta, aynı zamanda zor dönemlerde liderlik yaparak Barcelona’nın geleceğine katkıda bulundu. Barcelona'nın 2021 sonrası karşılaştığı krizlere rağmen, Laporta'nın kararlılığı ve vizyonu, onu kulüp tarihinin en güçlü başkanlarından biri yapmaya devam ediyor.