GÜNDEM

Böcek ailesi ölümünde sertifikasız ilaçlama itirafı

Fatih’te Böcek ailesinin hayatını kaybettiği olayla ilgili yürütülen soruşturmada, otelde ilaçlama yapan şüpheli D.C. savcılık ifadesinde sertifikası olmadığını kabul etti. Firma sahibi Z.K. ve çalışanlar da sertifikalarının bulunmadığını beyan etti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Fatih’te konakladıkları otelde fenalaşarak hastanede vefat eden Kadir Muhammet Böcek, Masal Böcek ve anne, babaları Servet ve Çiğdem Böcek’in ölümüyle ilgili soruşturmayı sürdürüyor.

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve tutuklanan ilaçlama şirketi sahibi Z.K., savcılıktaki ifadesinde şirketi 6-7 yıl önce kurduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Benim ilaçlama işi ile ilgili herhangi bir sertifikam yoktur. D.C’nin de bildiğim kadarıyla bir sertifikası yoktur.”

Z.K, faaliyetlerini home-office şeklinde yürüttüklerini, şu sözlerle ifade etti:

“Genellikle özel işletmeler ile ikametlere hizmet veririz. D.C gündelikçi olarak çalışır.”

Z.K, olay günü kendisine otelde böcek olduğu yönünde ihbar geldiğini belirterek, “Ben arayan müşterileri D.C’ye yönlendiririm. D.C tek başına giderek ilaçlama yaptı. Benim bu olayda herhangi bir kusurum yoktur.” ifadelerini kullandı

Çalışan: Sertifikaya gerek olmadığını söylediler

Olayda tutuklanan ilaçlama çalışanı D.C., ifadesinde otelde 11 Kasım günü ilaçlama yaptığını belirtti. İlaç uygulamasını “Alfasc” ve “Cypermetrin” isimli kimyasalları suyla karıştırarak püskürtme yoluyla gerçekleştirdiğini söyleyen D.C., ayrıca “filit jel” isimli ilacı oda içinde “16-17 bölgeye” uyguladığını ifade etti.

D.C. şu sözlerle kendisini savundu:

“İlaçlama işlemine ilişkin herhangi bir sertifikam yoktur. Bana işi öğreten çalışan, sertifikaya gerek olmadığını söyledi. Ben olayda herhangi bir kusurum yoktur. Üzerime atılı suçu kabul etmiyorum.”

D.C, ilaçlama sonrası tuvalet kapısı ve havalandırmayı kağıt bantla kapattığını, ardından odanın kapısını da bantlayarak ayrıldığını beyan etti.

İşletme sahibinin oğlu: “Olay günü İstanbul’da değildim”

Hakkında adli kontrol uygulanan şirket sahibi Z.K’nin oğlu S.K, soruşturmada şu sözleri söyledi:

“Benim yapılan ilaçlama işlemi ile herhangi bir alakam yoktur. İlaçlama yapıldığı gün İstanbul’da değildim.”

Otel sahibi: “Sertifika sormadım”

Hakkında "yurt dışı çıkış yasağı" ve "konutu terk etmeme" şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanan otelin sahibi H.O. savcılıktaki ifadesinde, söz konusu oteli 5-6 ay önce devraldığını, şeker hastası olduğu için bacağındaki rahatsızlığı nedeniyle yaklaşık 3 aydır otele gidemediğini, bu süreçte otelle ilgili işlemleri otel müdürü H.D'nin yaptığını iddia etti.

H.D'nin 10 Kasım'da kendisini arayarak otelin 101 numaralı odasından böcek şikayeti geldiğini söylemesi üzerine kendisine ilaçlama firması çağırmasını söylediğini aktaran şüpheli H.O. H.D'nin daha önce de ilaçlama yaptırdıkları DSS isimli firmayla iletişime geçtiğini, 11 Kasım'da bu odanın ilaçlandığını anlattı.

Şüpheli H.O ifadesinin devamında şunları kaydetti:

"İlaçlama şirketi işlerini bitirdikten sonra oda yaklaşık 2-3 gün boyunca kapalı kalır. Sonrasında temizleme işlemi yapılarak kullanıma açılır. Benim ve çalışanlarımın ilaçlama işlemi ile ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Aynı şirkete Ağustos ayında da ilaçlama yaptırmıştık. Herhangi bir sıkıntı yaşamamıştık. Ben bu şirkete ilaçlama konusunda yetkili olup olmadıklarına dair herhangi bir sertifika sormadım. Olayda vefat eden şahıslar otelin 202 numaralı odasında konaklıyorlardı. Zehirlenme olayını olaydan 1 gün sonra otelde çalışan yeğenim E.O'nun beni araması ile öğrendim. Normalde otelde sadece H.D. ve E.O çalışır. H.D. izinli olduğu için R.B. ve M.M.U.D.C. isimli şahısları günlük çalışmaları için geçici olarak işe aldım. Bu şahısların görevleri resepsiyonda durmaktır."

Yaşanan olaydan kusuru olmadığını savunan H.O. "Ölen şahısların ilaç zehirlenmesi sonucu öldüğüne kanaat getirilse bile sorumluluk bu ilaçlama yapan ilaç şirketine aittir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." ifadesinde bulundu.

Resepsiyon görevlisi: “Kapıyı kilitleyip yemeğe gittim”

Saat 10.00-11.00 sıralarında Servet ve Çiğdem Böcek'in kendisine çocuklarının kustuğunu, odanın temizlenmesi gerektiğini söylediğini kaydeden şüpheli M.M.U.D.C, şu beyanı verdi:

"Ayrıca sahilde bir şeyler yediklerini ve midelerinin bu nedenle rahatsız olduğunu söylediler, hastaneye gitmek için yardım istediler. Ben Kadırga Caddesi'nde klinik olduğunu kendilerine söyledim. Daha sonra otelden çocuklarla birlikte çıktıklarını gördüm. Mesaim bitmesi üzerine evime geçtim. Aynı gün aksam saat 20.30 sıralarında resepsiyon görevlisi olarak çalışan R.B. beni aradı acil işi olduğunu söyleyerek benim onun yerine çalışmamı istedi. Bende paraya ihtiyacım olduğu için kabul ettim. 22.45 sıralarında otele geldim. Otelde kusmuk kokusu vardı. Saat 01.00 sıralarında koku nedeni ile hava almak için otel dışına çıktım."

Döndüğünde ise ambulansın geldiğini ve ailenin hastaneye kaldırıldığını belirtti.

Diğer çalışan: “Hasta değildim, yalan söyledim”

Hakkında adli kontrol uygulanan resepsiyon çalışanı R.B. ise ifadesinde, şunları söyledi:

"01.30 sıralarında yemek için otelin kapısını kilitleyerek otel yakınında bulunan kebapçıya gittim. Kapıyı kitleme amacım otele hırsızın girmesini engellemektir. Zaten otelin giriş kapısında iletişim numarası ve anahtarların masanın üzerinde olduğu yazılıdır. 15-20 dakika sonra döndüğümde kapı önünde bir ambulans gördüm. Böcek ailesinin ambulansa bindiğini fark ettim. Benim olayla herhangi bir alakam yoktur. Kusurum olmadığını düşünüyorum"

Hakkında adli kontrol tedbiri uygulanan şüpheli R.B'de ifadesinde üniversite öğrencisi olduğunu, kendisine harçlık çıkarmak için yabancı dili olması nedeniyle bazen otellerin resepsiyonunda çalıştığını, Böcek ailesini tanımadığını öne sürdü.

Otele 11 Kasım'da geldiğinde, şu ifadelere yer verdi :

101 numaralı odanın kapısında bantlar olduğunu, lobide koku hissetmediğini, 12 Kasım günü normalde çalışacağını ancak arkadaşıyla görüşmek için hasta olduğu bahanesiyle lobide çalışan diğer arkadaşını arayarak yerine çalışmasını istediğini öne süren R.B, "Ben aslında hasta değildim sadece arkadaşımla görüşmek için yalan söyledim. Zaten böyle bir rahatsızlığım bulunsaydı hastaneye giderdim. Ben hastaneye herhangi bir rahatsızlığım olmadığı için gitmedim. Bizim çalışmış olduğumuz otelde herhangi bir yiyecek, içecek satışı da yoktur. Olayları sonradan öğrendim. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum"