Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Antalya Diplomasi Forumu’nda yaptığı “Küresel Sınamalar ve Türkiye'nin Görünümü” başlıklı sunumda, küresel ekonomide artan riskleri değerlendirdi. Şimşek, özellikle korumacı ticaret politikalarının küresel ölçekte zarar verdiğini belirterek, “Ticaret savaşının kazananı olmaz. Serbest ticareti savunmaya devam edeceğiz” dedi.
Bakan Şimşek, 2009’dan bu yana dünya genelinde korumacı uygulamaların 11 kat arttığını ve bunun ülkeler arası rekabeti olumsuz etkilediğini ifade etti. Türkiye’nin ise ihracata olan sınırlı bağımlılığı ve güçlü iç talebi sayesinde bu risklere karşı daha dirençli olduğunu vurguladı.
“Türkiye, bölgesel üretim üssüne dönüşüyor”
Mehmet Şimşek, Türkiye’nin coğrafi avantajı ve üretim kabiliyetleriyle Orta Koridor ve Kalkınma Yolu gibi stratejik projelere liderlik ettiğini söyledi. Türkiye’nin bölgesel tedarik zincirlerinde merkezi rol oynayacağını belirten Şimşek, bu altyapı yatırımlarının uzun vadede Türkiye’ye ekonomik anlamda büyük katkı sağlayacağını ifade etti.
Ayrıca, küresel borçluluğun arttığı bir dönemde Türkiye'nin düşük kamu borcu oranı ile finansal dalgalanmalara karşı daha dayanıklı olduğunu belirtti.
Enflasyonla kararlı mücadele ve yapay zeka yatırımları
Bakan Şimşek, enflasyonun düşürülmesi için uygulanan programın etkili olduğunu ve siyasi kararlılık ile yapısal reformların desteklediği bir enflasyon düşüş sürecinin devam ettiğini açıkladı. Piyasa dalgalanmalarının ve döviz kurundaki sınırlı oynamaların, petrol fiyatlarındaki düşüşle dengeleneceğini söyledi.
Türkiye'nin inovasyon ve yapay zekâ altyapısına yaptığı yatırımlara da dikkat çeken Şimşek, bu yatırımların Türkiye’nin dijital ekonomide söz sahibi olmasını sağlayacağını ve Türkiye’nin Çin ve Malezya’dan sonra en inovatif üçüncü ülke konumunda olduğunu söyledi.
“Cari fazla tesadüf değil, planlı dönüşümün sonucu”
Şimşek, cari açığın azaltılmasının hükümetin öncelikleri arasında yer aldığını vurgularken, altın ithalatı hariç tutulduğunda Türkiye’nin geçen yıl cari fazla verdiğini açıkladı. Bu başarının, uzun vadeli ve planlı politikaların ürünü olduğunu belirtti.
Büyümenin ise finansal sıkılaşma ve dış talepteki düşüş nedeniyle ılımlı bir tempoda ilerlediğini ancak bunun sağlıklı bir dengeleme süreci olduğunu ifade etti.