Yemen'in önemli bir kısmını kontrol altında tutan Husiler, son aylarda ABD'nin hedefi haline geldi. Husi basınına göre, ABD'nin Husilerin kontrolündeki Kuzeybatı Yemen'de bir gözaltı merkezine düzenlediği hava saldırısında en az 68 Afrikalı göçmen öldürüldü.

ABD ve Husiler arasında birçok çatışma çıktı

Al Masirah adlı TV kanalı, Saada vilayetindeki merkezin bombalanması sonucu çoğu ağır olmak üzere 47 göçmenin yaralandığını bildirmişti. ABD ordusundan konuyla ilgili bir açıklama gelmemişti. BM Uluslararası Göç Örgütü konuyla ilgili açıklamasında "trajik can kaybı haberlerinden derin üzüntü duyduğunu" açıklamıştı. "Çatışmanın tüm taraflarını sivillerin korunmasına öncelik vermeye ve uluslararası yasalara tam saygı gösterilmesini sağlamaya çağırıyoruz" demişti. ABD, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki gemicilik faaliyetlerini tehdit etmeleri nedeniyle Husileri hedef aldıklarını söylüyor. Husilerin kontrolündeki Sağlık Bakanlığı, 19 Nisan'da Kızıldeniz kıyısındaki bir petrol tesisine yapılan saldırıda en az 74 kişinin öldüğünü ve 171 kişinin yaralandığını açıklamıştı. ABD Başkanı Donald Trump Mart ayında, Yemen'deki Husi isyancılarına karşı yeni bir operasyon başlattığını duyurmuştu. Trump ayrıca İran'ı Husilere desteğini kesmesi konusunda uyardı. Husiler ise buna karşılık olarak bir Amerikan uçak gemisine iki kez saldırı düzenlediklerini açıkladı. Husilere bağlı Sağlık Bakanlığı, ilk hava saldırısında da 50'den fazla ölü ve 100'den fazla yaralı olduğunu açıklamıştı. O saldırının ardından BBC'ye konuşan Husi sözcülerinden Muhammed Al-Bukhayti mümkün olan her yerde Amerikan hedeflerine saldırı düzenleyeceklerini belirtmişti. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth 16 Mart'ta yaptığı açıklamada, ABD'nin Yemen'deki Husilere saldırmaya devam edeceğini söylemişti: "Husiler ne zaman gemilerimize, insansız hava araçlarımıza ateş etmeyi bırakacaklarını söylerse, o zaman bu saldırılar biter, ancak o zamana kadar acıma gösterilmeyecek."  Çin 17 Mart'ta Kızıldeniz'deki gerginliğin azaltılması ve "diyalog" çağrısında bulundu. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, "Çin, Kızıldeniz'deki durumu tırmandıracak her türlü eyleme karşı çıkıyor" dedi. Rusya da 16 Mart'ta Washington'a saldırıları durdurmaları çağrısı yaptı. İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi ise "ABD'nin İran'a dış politika dikte ettirecek bir yetkisi ya da gücü yoktur" dedi. X hesabından paylaşımda bulunan Irakçi "İsrail soykırımı ve terörizmini sonlandırın. Yemenlileri öldürmeyi bırakın" ifadelerini kullandı.

İzbb Samos (4)

Husiler kimdir?

Yemen nüfusunun üçte birini oluşturduğu tahmin edilen, Şiiliğin bir koluna mensup Zeydiler, ülkede Osmanlı'nın Yemen'i yönettiği yıllardan beri aktifler. Osmanlı Devleti'nin bölgeye girdiği 1500'li yıllardan 1. Dünya Savaşı'na kadar geçen süreçte, kuzeydeki Saada bölgesinde yoğun olarak yaşayan Zeydiler sıklıkla ayaklanmıştı. Osmanlılar 1918 yılında bölgeden tamamen çekilmeden yedi yıl önce, 1911 yılında ilk olarak Saada bölgesindeki Zeydi lideriyle bir anlaşma imzalayarak burayı özerk bölge olarak kabul etmişti. 1926 yılında Saada'da doğan, bölgedeki Zeydilerin güçlü ailelerinden Husilerin bir üyesi olan Bedrettin el Husi, ileride kurulacak olan "Husi Cemaati'nin" ruhani lideri olacaktı. Husi grubu, İsrail ve ABD karşıtı bir söyleme sahipti. ABD ile yakın ilişkilerinden dolayı Körfez ülkelerini de sıklıkla eleştiriyorlardı. 1979 yılındaki İran İslam Devrimi'nden etkilenen hareket, devrimin liderlerinden Humeyni'nin söylemlerini benimsedi. Grubun İran'la ilk yakınlaşması böyle başladı. Bu sırada Yemen'in güneyi ve kuzeyinde 1960'lardan beri var olan iki farklı devlet, 1990'da tek bir yönetim altında birleşti. Ancak ordular ortaklaştırılmamıştı. 1994 yılında ülkede iç savaş çıktı. Bu iç savaş sırasında Husilerle diğer Zeydi gruplar arasında da sorunlar çıkınca Bedrettin el Husi ve oğlu Hüseyin el Husi, İran'a kaçtı. 1994 yılından bu yana da İran'ın nüfuzunu bölgede yaymakla görevli Devrim Muhafızları'ndan doğrudan destek almaya başladılar. Devrim Muhafızları komutanları Husilerin oluşturduğu Ensarullah adlı silahlı örgüte doğrudan eğitim verirken, bu grubun silahları, askeri gereçleri ve parası da çoğunlukla İran'dan gelmeye başladı. Bu dönemde Saada başta olmak üzere Husilere yakın Zeydilerin yaşadığı bölgelerde onlarca "eğitim merkezi" kuran İran, buralara gelen öğrencilere "Humeyni öğretisi ve Caferilik" eğitimi verdi. İran'ın Husilere verdiği askeri eğitim ve silah desteğinin etkisi, ilk kez 2004'te daha net görülür hale geldi. "Zeydi okullarının resmen açılmasına izin verilmesi, bölgedeki eşitsizliğin sona ermesi ve daha özerk bir yapı" isteğiyle Husiler, Suudi Arabistan sınırında yoğun olarak yaşadıkları dağlık bölgede Yemen hükümetine karşı silahlı ayaklanma başlattı. 2004 yılında Hüseyin el Husi öldüğünde Ensarullah örgütünün başına geçen ve hâlâ örgütü yöneten kişi kardeşi Abdülmelik el Husi oldu. Zaman zaman yoğunluğu artan ve Suudi Arabistan'ın Yemen hükümetine verdiği destekle bastırılan bu çatışmalar, 2010 yılına kadar sürdü. Bu dönemde Tunus'ta başlayan ve "Arap Baharı" adı verilen ayaklanmalar, Yemen'e de sıçradı. Husilerin çatıştığı, 1978'den beri Kuzey Yemen'i, 1990'daki birleşmeden beri de ülkeyi yöneten Ali Abdullah Salih yönetimi devrildi. Yerine yine Riyad tarafından desteklenen Mansur Hadi geçti. Oluşan güç boşluğu ve karmaşadan yararlanan Husiler, yıllardan sonra ilk kez Saada'dan başlayarak bazı topraklarda doğrudan hakimiyetlerini ilan ettiler. Bu süreçte her ne kadar İran, Husilere destek verdiğine yönelik haberleri yalanlasa da, Husiler gittikçe güçlenerek nihayetinde 21 Eylül 2014'te Başkent Sanaa'yı ele geçirdi. Bu ilerleyişte, ülkede yeniden söz sahibi olmak istediği için taraf değiştiren eski düşmanları Ali Abdullah Salih'le yapılan işbirliğinin de etkisi oldu. Daha sonra tekrar taraf değiştirip Suudilere katılmaya çalışan Salih, 2017'de öldürüldü. Başkent'teki hükümet binalarına yerleşen Husilerden bir heyet, bu dönemde İran'a gitti. Husi heyetle İran arasında; uçuşların artması için sivil havacılık anlaşması, Hudeyda Limanı'nın genişletilmesi, ülkedeki enerji hatları, suya erişim gibi alanların genişletilmesi için İran'ın desteğinin sağlanması ile ticaret ve sanayi alanlarında Yemen kadrolarının İranlı uzmanlar tarafından eğitilmesi için anlaşmalar imzalandı. 2015 yılının başlarında ev hapsinde olan Cumhurbaşkanı Mansur Hadi ve hükümet, ülkeyi Husilerin kontrolü altındaki başkentte yönetemediklerini açıklayarak istifalarını verdi. Şubat ayında da Husiler meclisi feshettiğini duyurdu. Hadi, 21 Şubat'ta güneydeki Aden şehrine kaçtığını duyurdu ve ülkeyi oradan yöneteceğini; Husilerin adımının 'darbe' sayılacağını; Aden'in geçici başkent olduğunu duyurdu. Bazı ülkeler büyükelçiliklerini Aden'e taşıdı. Mart 2015'te ise bölgedeki en büyük rakibi İran'ın desteklediği bir grubun güçlenerek sınırlarında hakimiyet kazanmasına karşı Suudi Arabistan, Yemen'de operasyonlara başladı. Bu esnada kısa süreliğine de olsa Aden'in de kontrolünü ele geçirmiş olan Husileri buradan çıkardı. Ancak örgüt, Saada'dan başlayarak ülkenin kuzey batısını ve ülkedeki en kritik liman olan Hudeyda Limanı'nı da kapsayan batıdaki sahil kesimini bugün hâlâ kontrol ediyor. Dahası, Suudi Arabistan ve İsrail'e zaman zaman füze ile saldırı düzenliyor. 2015 yılından bu yana devam eden iç savaşta Birleşmiş Milletler aracılığıyla defalarca ateşkes için masaya oturulsa da hiçbir zaman kalıcı bir uzlaşma sağlanamadı. Husiler, İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri operasyon başlatmasının ardından Kasım 2023'ten bu yana Kızıldeniz'de gemileri hedef alıyor. Husiler, Hamas ile dayanışma için "İsrail'e yardım götüren gemileri hedef aldıklarını" söylüyor. Bu saldırılarda hayatını kaybeden mürettebat ve batırılan veya kaçırılan gemiler de oldu. ABD'nin bölgedeki seyrüsefer güvenliğini korumak için "Refah Muhafızı Operasyonu" başlattı. ABD öncülüğündeki koalisyon, gemilere yönelik tehditleri denizde savuşturmanın yanı sıra Yemen'deki Husi hedeflerine de zaman zaman hava saldırıları düzenledi. Fakat Husilerin saldırılarına maruz kalma riskini almak istemeyen pek çok şirket, gemilerini Kızıldeniz'den geçirmek yerine Afrika'nın etrafını dolaşmayı tercih etti. Bunun küresel tedarik zincirine beklenmedik etkileri oldu. Birleşmiş Milletler'in yayımladığı bir rapora göre ise grubun elinde İran üretimi silahlarla aynı teknik özelliklere sahip birçok silah var. Yine aynı rapora göre Husilere bağlı yüz binlerce savaşçı olduğu tahmin ediliyor.  Uluslararası insani yardım kuruluşlarının faaliyetlerinin zorlaştığı savaşta 150 bini aşkın insan öldü. Dünyada son dönemin en kötü insani krizlerinden birinin yaşandığı Yemen'deki nüfusun yüzde 80'i yardıma muhtaç.

Türkiye'nin S-400'leri göndereceği ülke belli oldu Türkiye'nin S-400'leri göndereceği ülke belli oldu

Kaynak: Haber Merkezi