Japonya'nın geleneksel sosyal sistemi, sınıflar arası hiyerarşiyi belirleyen karmaşık bir yapıdadır. Bu yapının en altında, toplumdan dışlanan Burakuminler bulunur. Tarih boyunca "pis işlerle" uğraşmakla damgalanan bu topluluk, günümüzde hâlâ ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Burakuminlerin tarihi, Japon toplumunun karanlık ve derinleşen bir yarası olarak öne çıkmaktadır.
Burakuminlerin tarihsel kökenleri
Meiji dönemine kadar uzanan kökenleri, Budizm ve Şinto inançlarının etkisiyle şekillenmiştir. Bu inançlar, kan ve cesetlerle uğraşmanın pis kabul edilmesi ve belirli işlerin toplum tarafından dışlanması gibi etkiler yaratmıştır. Sonuç olarak, cesetlerin gömülmesi, hayvanların kesilmesi gibi işlerle uğraşmak zorunda kalan Burakuminler, topluma entegre olma şansı bulamamıştır.
Burakumin topluluğu, 16. yüzyılın sonlarına doğru Budist ve Şintoist tapınaklar tarafından oluşturulmuş, "pislik" olarak adlandırılan Eta sınıfına dâhil edilmiştir. Toplumdan dışlanmış olan bu sınıf, "Buraku" veya "Eta köyü" adı verilen yerleşim alanlarında izole bir yaşam sürdürmeye mahkûm edilmiştir. Söz konusu insanların vatandaş olarak kabul edilmemesi, onlara vergi muafiyeti sağlamış ancak sosyal hayattan tamamen kopmalarına neden olmuştur.
Meiji dönemi ve yasal değişiklikler
1871 yılında Meiji döneminde yürürlüğe giren Senmin Haishirei ve Kaihorei yasaları, Burakuminleri resmen vatandaş yapmış olsa da, bu durum sosyal yapıda köklü değişiklikler yaratmamıştır. Eşit haklar kazanmış olmalarına rağmen, birçok Burakumin hala toplumsal damgalama ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Zengin Burakuminler, vergi yükümlülüğünden hoşnut kalmazken, toplumda genel rahatsızlık yaratmıştır.
Edo döneminin katı kurallarının bir sonucu olarak, Burakuminler ile diğer sınıflar arasındaki iletişimde birçok kısıtlama getirilmiştir. Göz teması kurmamak, fiziksel temasın yasak olması gibi kurallar, bu topluluğun sosyal hayattan tamamen izole olmasına sebep olmuştur. Samuraylar tarafından yapılan Tameshigiri uygulamaları, Burakuminlerin yaşamını daha da zorlaştırmıştır.
Günümüzdeki durumları
20. yüzyılın başlarından itibaren Dowa (entegrasyon) ve Suiheisha (eşitlikçilik) hareketleri, Burakuminlerin yaşam koşullarını iyileştirmek ve topluma entegrasyonunu sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. 1960’lı yıllara gelindiğinde, Burakuminlerin yaşadığı bölgelerde yoksulluk, cehalet ve suç oranları artmıştır. Ülkenin en büyük yakuza örgütü olan Yamaguchi-gumi üyelerinin büyük bir kısmının Burakumin kökenli olduğu belirtilmektedir.
2002 yılına kadar süren Dowa Taisaku Jigyo projesi, Burakuminlerin yaşam standartlarını iyileştirmek amacıyla çeşitli sosyal hizmetler sunmuştur. Ancak, hâlâ birçok Burakumin, geçmişten gelen önyargılarla mücadele etmekte ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır.
Burakuminlerin sosyal mücadeleleri
Günümüzde sayıları yaklaşık üç milyonu bulan Burakuminler, hala sosyal damgalama ve dışlanmanın etkilerini yaşamaktadır. Özellikle aşırı muhafazakâr kesimlerde, Burakumin olduğu bilinen kişilerle evlenilmemesi ve iş verilmemesi gibi uygulamalar devam etmektedir. Japon toplumunun bu karanlık geçmişi, hâlâ toplumda izlerini sürdürmekte ve sosyal adalet arayışında önemli bir engel oluşturmaktadır. Burakuminler, Japon toplumunun tarihsel ve sosyal yapısının bir yansıması olarak, geçmişten günümüze birçok zorlukla mücadele etmiştir. Eşit haklar kazanmış olsalar da, ayrımcılıkla başa çıkmak ve toplumda yer edinmek için hala mücadele etmeye devam ediyorlar. Japonya’nın sosyal yapısının bu derin yarası, adalet arayışındaki en büyük engellerden biri olmaya devam etmektedir.