İzmir’in Menderes ilçesinde yer alan ve antik dünyanın en önemli kehanet merkezlerinden biri olan Klaros Antik Kenti, uzun yılların ardından yeniden güçlü bir arkeolojik ivme kazanıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle, Ege Üniversitesi’nin bilimsel liderliğinde yürütülen kazı çalışmaları artık özel sektörün stratejik katkısıyla daha da güçleniyor. Klaros kazılarının ana sponsoru olan Saya Holding, bu katkıyı sadece bir sponsorluk olarak değil, çok boyutlu bir toplumsal sorumluluk olarak tanımlıyor.
Tarihten geleceğe açılan kapı: Klaros’un kültürel gücü
Klaros, antik dönemde yalnızca bireylerin değil, kralların ve şehirlerin kehanet almak için başvurduğu bir bilgelik merkezi olarak öne çıkıyordu. Apollon’a adanmış bu kutsal alan, Kolophon ve Notion antik kentlerine kutsal yollarla bağlanıyor; yalnızca dini değil, aynı zamanda siyasi kararların da alındığı bir merkez olarak tarih sahnesinde yer alıyordu.
Tarihi kaynaklara göre Büyük İskender’in rüyası, Klaros kahinleri tarafından yorumlanarak Smyrna’nın (İzmir) yeniden kurulmasına yön vermişti. Bu detay bile Klaros’un yalnızca geçmişin bir kalıntısı değil; bir medeniyet yönlendiricisi olduğunu gözler önüne seriyor.
Bilimle desteklenen kazılar, özel sektörle ivme kazanıyor
Kazı geçmişi 1907 yılına dayanan Klaros’ta, modern anlamda ilk büyük Türk kazı hamlesi 2001’de Ege Üniversitesi öncülüğünde başlatıldı. Bugün kazılar, Doç. Dr. Onur Zunal’ın bilimsel danışmanlığında disiplinli ve metodolojik biçimde sürdürülüyor.
Saya Holding’in bu sürece dahil olmasıyla birlikte, kamu-üniversite-özel sektör iş birliğine dayanan örnek bir model ortaya kondu. Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Cem Mengi, bu destekle yalnızca toprak altındaki izlere değil, medeniyetin özüne dokunduklarını söylüyor:
“Kültür yalnızca devlete bırakılmayacak kadar büyük bir mirastır.”
İzmir’in potansiyeline stratejik yatırım
Cem Mengi’ye göre, Klaros’a yapılan bu yatırım; kültür ekonomisinin gelişimi, yerel kalkınmanın desteklenmesi ve uluslararası tanınırlığın artırılması açısından büyük bir fırsat.
Bugün Atina, Roma ve İstanbul gibi şehirler, kültürel miraslarını yalnızca korumuyor, aynı zamanda deneyim ekonomisine dönüştürerek şehirlerinin ekonomik gücünü inşa ediyor. Ancak İzmir, elindeki olağanüstü arkeolojik zenginliğe rağmen bu zincirde henüz hak ettiği yeri alamadı. Mengi bu tabloyu “eksiklik değil, büyük bir fırsat” olarak tanımlıyor:
“Biz kazıya değil, vizyona yatırım yapıyoruz.”
Klaros, sadece bir kazı alanı değil; insanlığın hafıza merkezi
Kazıların başındaki Doç. Dr. Onur Zunal da Klaros’un yalnızca arkeolojik bir alan değil, aynı zamanda insanlık tarihine dair bir bilinç ve hafıza mekânı olduğunu vurguluyor. Yaklaşık 3000 yıl önce yönlerini ve kaderlerini belirlemek için Klaros’a gelen insanlar gibi, bugün de bu alanın yeni sorulara ve cevaplara kapı araladığını belirtiyor:
“Klaros yalnızca geçmişin sessiz tanığı değil; Apollo’nun bilgeliğiyle geleceğe ışık tutan bir kültür durağıdır.”
Sessiz miras yeniden canlanıyor
Saya Holding, sürdürülebilir kalkınmayı yalnızca ekonomik büyüme ile değil, kültürel derinlik ve bilimsel katkı ile inşa etmenin gerekliliğine inanıyor. Klaros’a yapılan yatırım, bu anlayışın en güçlü örneklerinden biri. Cem Mengi, bu katkının uzun vadeli bir toplumsal sorumluluk olduğunu vurguluyor:
“Dünyada kalkınma, artık yalnızca ekonomik büyüme ile değil, kültürel etkiyle ölçülüyor. Klaros, bu ölçekte Türkiye’nin en kıymetli hazinelerinden biridir.”
Klaros’ta geleceğe kazılan izler
Klaros Antik Kenti artık yalnızca arkeolojik bir alan değil, gelecek kuşaklara seslenen bir bilgelik çağrısı niteliğinde. Saya Holding’in liderliğinde yürütülen bu stratejik kültür yatırımı, İzmir’in tarihi zenginliğini dünyaya açarken, Klaros’un sessiz mirasını da geleceğin kolektif hafızasına kazıyor.